Hayal Kahvesi
  • Portal
  • Arama
  • Üye Listesi
  • Ajanda
  • Yardım
Ziyaretçi.
Giriş Yap
Üye Ol
Giriş Yap
Kullanıcı Adı:
Şifreniz: Şifremi Unuttum?
 
Hayal Kahvesi
›
Kültür/Sanat
›
Televizyon
›
Diziler
›
Yerli Dizi
›
Yerli Dizi Haberleri
v
« Önceki 1 .. 7 8 9 10 11 .. 52 Sonraki »
›› v
« Önceki 1 .. 7 8 9 10 11 .. 52 Sonraki »
Show Deha: İçimde ölen biri var

Şu anda bu konuyu okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Yorum Yaz
Konuyu Oyla:
  • Toplam: 0 Oy - Ortalama: 0
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
0 0
Show  Deha: İçimde ölen biri var
ÇEVRİMDIŞI
KarFırtınası

Admin

*
<font color=red>Admin
Yorum Sayısı: 4,245
Konu Sayısı: 2,416
Üyelik Tarihi: 06-05-2008
Rep: 0
Teşekkürler:
33 mesaj içinde teşekkür verildi.
#1
29-01-2025Saat:00:51 (Son Düzenleme: 29-01-2025Saat:00:51, Düzenleyen: KarFırtınası.)
8de3c0d3-2ca4-4be5-8952-5f2d7de77bb2.jpg
Deha’da bir bölümü daha geride bıraktık. İnşallah, maşallah diyerek başlamıştık bu yeni hikâye aksına. Yeni bir dizinin bir buçuğuncu bölümünü izledik desek yanlış olmaz. İnsanın gözü eskiyi arıyor ama bir kere olan oldu artık. Önümüze bakacağız, yapacak bir şey yok. O zaman… Perde…

Cennet Mahallesi’nden bir kesit olmaya aday kebapçı dükkanımıza Kuduz ve Cesur’un girişiyle bitirmiştik önceki bölümü. Cesur…Cesur…Cesur… Bu bölümün yine yıldızıydı kendisi. Bu karakter zekâsı hafife alınabilecek bir karakter asla değil. Ne yapmış bu çocuk size? Gören de annesini vurdu sanacak. Sanki onun yüzünden kız kardeşi kaçırılıp zehirli gazlar yemiş. Ne etti bu çocuk size de aranıza sığdıramadınız? Bir çocuğun ruhu bir kez ölünce onun geri dönüşü olmuyor. Cesur bunun en büyük örneği. Onun ruhunu öldürenler peki? Onlar ellerini kollarını sallayarak dolanıyorlar ama. Devran’a söylediklerinde haksız olsa belki Devran bu kadar delirmezdi. Ama haklı. Bunca şeyden sonra öyle ya da böyle babasıyla yan yana duruyor günün sonunda. Devran ne kadar inkâr etmeye çalışsa da babasını affetmek istiyor. Çok seviyor çünkü. İnsanın babasının yerini kimse tutmaz, tutamaz. Çünkü çocuklar, hele de erkek çocukları en çok babalarıyla oynamayı sever. Babası tarafından büyütülen Devran olmadı. Cesur oldu. Onun da içten içe bir hırsının, babasını Cesur’a kaybetmenin öfkesinin olduğunu düşünüyorum Devran’da. Devran için bir lütufken babasıyla olmak, Cesur için bir ceza. Ben Cesur’u simsiyah yazmazlarsa bir yerden sonra Devran'la ikisinin kardeşliğini izleyeceğimizi düşünenlerdenim. İkisi de aynı taraftan farklı darbelerle de olsa yara almış iki karakter. Bir yerde yolları kesişecektir.

Mekanını da açtı “by Cesur” diye yanlarına. Cesur karakterine kavuştuk hiç değilse iki bölümdür. Ne güzel diyor “Ne kadar konuşacağıma ben karar veririm.” diye. Küçük ejderham benim, kendisi için herkesi yakar. Bizim bir Karga da olacaktı onu da sipariş verebilir miyiz, kendisini özledik? İhsan amcanın adamlarını da aldı yanına. Fırtınalar kopacak gibi. Biraz daha arttıralım şu aksiyon dozunu. Anlıyorum yeni bir yol, hemen olmuyor ama zamanımız yok, ölecek bir eskilerin vicdan perisi, yenilerin tornavidayla kaporta çizicisi var. Karakteri zaten zar zor evrilme kıvamına geldi, her an başa dönebilir. Çocuk çocuk hareketler. Susayım, susayım diyorum da. Sırada ne var Cesur’un saçını mı çekecek?

db3abb63-1107-4bc2-bfc9-b0c425af0d10.jpg

*Yeni saltbaemiz yargı dağıtırken. *

Kuduz karakteri gelmiş, tekrardan hoş da gelmiş. İyi ki de gelmiş. Diziye biraz hareketlilik geldi sayesinde. Yoksa biz vicdan da vicdan diye biraz daha dolanır dururduk. Onca insanın arasında hemen silahına davranınca bu silahın bir yerde patlayacağı belliydi. Son sahneye kısmetmiş. Hareketleri çok öngörülebilen bir karakter olmayacak gibi geldi bana. Biraz deli dolu birisi. Devran bir şekilde tasmasını takıp kendisini zapt etmenin yolunu buldu ama kolay kontrol edilebilecek bir karakter değil. Nitekim öyle de oldu. Bam. Bam. Bam.

Diğer karakterleri de hikâye içinde görebilmek çok güzel. Toplu sahneleri, orda herkesin birbiriyle iletişim kurmasını izlemeyi seviyorum. Aysel’in 90 yaşındaki amcayı aşka getirmesi peki? Ceylan İmre unuttuğumuz bir ikiliydi, ben eski hallerine de yakında döneceklerini düşünüyorum. Ceylan, Gülce’yi de şoka soktun be kızım. Kebapçıya çok da tıkmayalım herkesi. Aysel ve İmre 7/24 oraya tıkılıp kebap çevirecek insanlar da değil, o kadar da abartmayalım şimdi.

İskender’in şeytan tüyü mü yoksa içimizdeki Uğur Polat sevgisi mi bilemiyorum beni her türlü gülümsetmeyi başarıyor. Her an kazık atma potansiyeli mevcut. Abilerin de hikâyeye dahil olduğunu gördük sonunda. Babalar ve oğulları.

Beni bu bölüm en çok etkileyen Devran’ın yalnızlığı oldu. Bu hastalık olayından dolayı Devran gerçekten çok acı çekiyor. Dalgaya alıp umurunda değil gibi davranmaya çalışıyor, sürekli olur olmaz şeylere gülüp o maskeyi takmak istiyor ama herkes gibi aslında o da sadece yaşamak istiyor. Hastalığını, iyi olmadığını herkese haykırdı. Hem de defalarca. Ama kimse duymadı, sesini kimseye duyuramadı. Sürekli ‘6 ay’, ‘sürem dolduğunda’, ‘zamanım yok’ gibi ifadeler kullandı ama boşuna. Hastalığını saklamak isteyen birisi mi bunları söyleyen? Sanmam. Bana yardım edin. Lütfen birisi bana yardım etsin. Çok yalnızım. Ve ölüyorum. Annesi, kardeşleri, babası, babaannesi… Sadece hesap soruyor herkes. Neden diye, nasılsın diye soran yok. Aslında birisi sordu. Tek bir kişi sordu. Söylediklerine, yaptıklarına tek bir kişi dikkat etti. O da en beklemediği kişi Devran’ın. İmre. “Sen kendinden başkasını düşünür müydün?” İlk sorduğunda gerçekten merak ettiğine inanmamıştı. Yine sorgulayınca ne yapacağını bilemedi. Şaşırdı. Korktu. İçi o kadar dolmuş ki Devran’ın o gözyaşının akmasına engel olamadı. Hani hep diyoruz ya İskender, İskender’in kara sevdası diye. İmre’nin içindeki o ateş İskender’le yarışır düzeyde. Ne oldu, nasıl oldu da bu kadar âşık oldu belki bir gün detaylıca anlatır, biz de dinleriz. Nasıl oldu bilmiyorum ama bu kız gerçekten çok aşık. Cesur’un “Bu kıza düşmem diyordun.” lafından bile incinecek kadar aşık. Devran’a, söylediklerine, yaptıklarına, bakışlarına her şeye o kadar dikkat ediyor ki bir terslik olduğunu ilk ve tek o anladı. Devran’ın İmre’nin gözlerine bakamama detayını her seferinde görüyoruz. Yanına oturduğunda bile ilk yaptığı şey başını çevirip başka tarafa bakmak oluyor. İmre’nin ilk söylediği şey ise “Gözlerime bak.” Devran için de gerçekten dengesini bozan bir şey bu, bakışlarından İmre’nin her şeyi anlaması durumu. Bakışlarını saklamaya çalışıyor ama İmre bu, yine de anlıyor. İmre gerçekten zeki bir karakter. Detaylara dikkat eden ve Devran gibi unutmayan bir karakter. “Sürem dolduğunda dedin.” “Neden 6 ay?” Devran’ın yine bir şekilde dengesini bozdu -bu sürekli böyle ayılıp bayılacak mı sayın senarist- sorularıyla. Devran’ın gözyaşını o da gördü, kendi gözleri de doldu ama silemedi, o hakkı kendinde göremedi. Daha önce de söylediği gibi onun sözlerine bu sefer de kanmadı. “Peki.” dedi ama bakışlarından ne kadar inanmak istese de işin farklı olduğunu anladı. Haklı da çıktı. Devran için gitti “Ananla ye yemeği.” dediği hasta bakıcımsı kişiyle yemeğe çıktı. Amacına da ulaştı. İmre sonunda Devran’ın 6 ay ömrünün kaldığını öğrendi.

“Yanımdasın, susuyorsun. Susuyor, konuşmuyorsun. Bakıyor, görmüyorsun. Dokunsan donacağım. İçimde intihar korkusu var. Bir gülsen ağlayacağım. Bir gülsen kendimi bulacağım. Depremler oluyor beynimde. Dışarıda siren sesi var. Her yanımda susmuş. İnsanlar susmuş. İçimde ölen biri var…”

Baştan beri bayağı derin yazılan, ufak detaylarla ince ince işlenerek yazılan bir dinamikleri var. Aslında başka bir yolla ilerleyeceklerdi ama tabii o kısım sizlere ömür. Şimdi girdikleri yol bakalım nereye çıkacak. Devran çok içine atıp çok dolmuş durumda. Bir yerde artık daha fazla dayanamayıp gözyaşıyla sınırlı kalmayıp hıçkıra hıçkıra ağlayacak gibi geliyor. Kolay değil bir insanın hayatının birden bu denli alt üst olması. Daha ne kadar dayanacak, İmre ile yüzleşince ne olacak izleyip göreceğiz.

Bu ikilinin sonu ne olur bilemiyorum ama aralarında her ne yaşanırsa yaşansın mutlu bir son olmayacak gibi. Bu işin sonunda ikisi de çok acı çekecek. Gül bahçeleri göremiyorum burda. Aysel, İskender ve özellikle Gülce’nin bakışları da pek hayra alamet değildi zaten. Bu cephede de ciddi sıkıntı çıkacak gibi.

Sürekli aynı şeyi söylüyorum ama İmre’yi Devran'la kısıtlamaya da gerek yok. Onu buraya hapsetmek gerçekten karakterin potansiyelini çok gereksiz harcıyor. Aksiyona, mafyatik işlere yakışan bir karakter. Her şeyden öte İskender’in yetiştirdiği bir karakter. Buraya hapsedip tek odak noktası Devran gibi davranmak bir yerden sonra karakterin çok yönlülüğünü elinden almak oluyor. Onu bence artık biraz aksiyona sokun. İskender’le sahnelerini özledim. Bu dünyayı en iyi bilen kişilerden biri dizideki. Bunu kullanmamak hata olur. Ne yapacak kebapçıda sürekli camdan mı bakacak. Camdaki kız. Bunun dizisi yapıldı sanki. Tamam, anladım, baştaki her şey karman çorman oldu, her şey uçtu, yeni bir yola girildi ama İmre hala aynı İmre. Artık onun da kendi yoluna bakması ve Devran tarafının bir şekilde tetiklenmesi ve biraz atağa geçmesi gerek. Kadın tarafını gördük, inandık, yeterli. Döne döne “Sen iyi ol.” diyerek kedi yavrusu gibi bakan Devran’dan sonra, yolladığı güllerle “Yenge.” diye etrafına adamlarını salan Kuduz ilaç gibi geldi. Görür görmez nasıl bir beğenme, nasıl bir göz koymadır bu? Kuduz gerçekten de kuduz gibi geliyor. O gülleri yine kibarca reddetti. Ben tek tek yedirir diyordum. Biraz artık bir şeyler olur herhalde bu cephede. Devran’ın tepkisi Kuduz’un bu depara kalkmış halini görünce ne olacak göreceğiz. Tabii yazılmaya bu hızla devam ederse o tümör bu çocuğu öldürünce anca.

44759635-aee0-4b0d-b773-9e455e4accf0.jpg

*Bana sadece merdiven basamağı saysan illegal için yeter demişlerdi ama. *

Finalde Cesur yine oyunu kurdu, Kuduz’a muhbiri öldürttü. Yine bir ölüme sebep oldun Cesur. Senin gri tonunu seviyoruz biz, aman dikkat. Devran’ı da köşeye sıkıştırdı. Polis sirenleri. Bir ceset. Bir silah. Altınlar. Ve Devran Karan. Görelim bakalım ne kadar dâhiymiş bu çocuk.

Herkesin eline sağlık. Sahne geçişleri bu bölüm bana biraz garip geldi. Birden böyle pat diye bir orda, bir burda. Bir de dizinin fragmanlarını çok geç veriyorsunuz bence. Bölümün olduğunu unutacaktım az daha.

Bu bölüm de yine bir önceki bölüm gibi, Devran’ın üniversite sahneleri hariç, kendini izleten bir bölümdü. Ama şu Devran’ın altın işi sanki biraz fazla kolay oldu gibi. İllegale öyle hemen girebilinebiliyor mu yani? Bir içime sinemedi de neyse. Girilmiş bir yol var, değişen bir hikâye, biraz da zamana ihtiyaç var gibi. Sonu nereye varacak göreceğiz. Yine de hep tetik, hep tetik.

Haftaya görüşmek üzere. Kalın sağlıcakla.

yazan: Tıbbiyeli Kız
kaynak: ranini.tv
TkD4M2.gif

Tuğba Yurt Heart

  •
Ara
Cevapla
Alıntı
Teşekkür verenler:
Teşekkür verenler:
Teşekkür verenler:
Teşekkür verenler:
« Önceki Konu | Sonraki Konu »


Hızlı Cevap
Konu


Alıntı yaparak cevap vermek istiyor musunuz?: Alıntı yorumu şimdi ekle veya Alıntıyı iptal et.

  • Konuyu Yazdır
Hızlı Menü:


Tarih: 31-07-2025, 09:24
Hakkımızda
Merhabalar efenim. Ben bir siteyim. Siteyim ben tasarlayın beni. Merhabalar efenim. Ben bir siteyim. Siteyim ben tasarlayın beni. Merhabalar efenim. Ben bir siteyim. Siteyim ben tasarlayın beni.
Türkçe Çeviri: MyBBGrup
Forum Yazılımı: MyBB, © 2002-2025 MyBB Group.
Tema yapımcısı: Mert Yazıcı
Tam Görünüm
Konu Görünümü

Online Shopping App
Online Shopping - E-Commerce Platform
Online Shopping - E-Commerce Platform
Feinunze Schmuck Jewelery Online Shopping